Gündem yoğun;
Terör, döviz, güney sınırımız…
Hükumetimiz savaş verirken taşra da bu çalışmalardan prim yapıyor…
Yerel sorunlara gelince; ne bir girişim ne de bir çözüm arayışı…
Çünkü; siyasi yerel teşkilat ve kurumlar ya cesaretli değil ya da görevin icra etmek için varlık sürdürmüyor…
Mesela; hemen herkesin ideolojisine yakın ya da hizmet eden siyasi partilerin birimlere ayrılmış yapısını değil de genel olarak sorumluluklarını irdeleyelim…
Siyasi parti teşkilatları; “Kişi, kurum ve kuruluş ve sosyal gruplara yapılacak her türlü ziyaret ve görüşmeyi organize eder. Kişi ve kuruluşların sorunları ile ilgilenir, çözüm için partinin katkısını sağlar. Siyasi ve sosyal olayları takip eder, desteklenmesi gereken faaliyetlere partinin aktif katılımını sağlar.” amacına da hizmet eder…
2012 yılından beri yazarım, güney kesimlerdeki zorlukları, can çekişmeleri, yönetenlerin art dönüşlerini…
Ne AK Parti İlkadım ilçe başkanı Adnan Varol’un ne de Ak Parti il başkanı Muharrem Göksel’in amacına hizmet eden tavırları layığı ile göremedik…
Göremedik çünkü; İlkadım’ın güneyinde kronik hale gelen insan canına kast etme, uyuşturucu kullanımı ve en vahimi kentsel rezalet on yıllardır varlığını sürdürüyor!..
Bu bağlamda; adını dahi anmadığım, siyasi rantı sadece eleştiriye bağlamış ana muhalefet temsilciliğini hesaba dahi katmadan, Ak Parti’nin ulusal ve uluslararası siyasetinin diri duruşu karşısında Samsun’un mikro ölçekte de olsa istifade ettirilmediğini görüyoruz…
Bu da; araştırmayan, soruşturmayan, oturduğu yerden konuşan, hizmet aşkı ile yandığını ifade edip tutuşmayan siyasi parti teşkilatı ve belediyeler ile genelde kuzeyin mülki amirliğini yapan Vali beyin faaliyet vasatlığını gözler önüne seriyor…
*** *** ***
İlkadım’ın güneyi, tam beş yıldır yazdığım, yazdırdığım, ilkel koşullara armağan edilen halkım…
Ve yönettiği kurum ya da haklarında yapılan sadece olumlu haberleri değerlendiren ve de sosyal paylaşım ağlarında pay eden, övünen siyasi ve bürokratlar…
İlkadım’ın güneyinde, kronik hale gelmiş uyuşturucu bağımlısı gençlik ve ateşli ya da kesici/delici silah ile canlara kast eden toplum yapısı nasıl oluştu?
Hangi şartlar ya da imkansızlıklar birer canavara çevirdi bu milleti?
Veya neden hala bu tür olaylar hız kesmeden devam ediyor? Güvenlik güçleri neden yetersiz kalıyor bunca olay karşısında?
Sorgulamayı hiç düşündünüz mü? Ya çözüm üretmeyi?..
Samsun’un genelinin gelişmişliğinden bahseden kim varsa ihanet içerisindedir, güneyin yerlisine karşı…
Sizlere bir resmi yazışmanın içeriğinden bahsedeyim…
Samsun’un İlkadım ilçesindeki, Kökçüoğlu, Saitbey ve Ulugazi gibi “Afet Riski Taşıyan” mahallelerini içine alan 80 hektara yakın (800.000 m2) sahanın dönüşecek alanlar arasına alındığını, kentsel dönüşüm çalışmaları için Samsun Büyükşehir Belediyesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2014 yılında geçici yetki verdiğini beyan ediyor sevgili kurumumuz…
Bir güzel de süsleyerek anlatıyor, kentsel dönüşüm projelerinin neye hizmet ettiğini, yağlaya ballaya…
Ama, belediye bütçesi yetersizmiş, imkanlar dahilinde çalışmalar yapılıyormuş(!)…
Bu cümleler, Samsun Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanlığı tarafından kaleme alındı…
Tabii, kentsel dönüşüm için arsa sahiplerinin müteahhitlerle anlaşma yoluna gidip belediyede kat kotası ile karşılaştığı sorununa tek bir kalem dahi sallanmıyor, tek bir kelime dahi edilmiyor savunmada…
Yani, belediyemiz kentsel dönüşüm için Atakum’a ve Atakum’un kuzeye bakan güney cephelerine verdiği toleransı İlkadım’a vermiyor…
Ve ekliyor, bu bölgelerin dönüşümü için 2016’nın 5. ayında Büyükşehir Belediye Meclisi olarak İlkadım Belediyesine yetki verdik diye…
Yani top, İlkadım Belediyesi’nin hayal kırıklığı olan Erdoğan Tok’ta…
İlkadım’ın güneyi futbol sahası, bir kalede Tok diğerinde Yılmaz…
Birbirlerine atar da dururlar artık…
Güney halkı; bu kış da doğalgazsız, her gün silah sesi, her gün kavga gürültü, teknoloji yoksunu, yatırım yoksunu, bürokrat yoksunu, siyasi yoksunu, eğitim yoksunu, güzel bir gelecek yoksunu olarak hayatına devam eder…
Allah’a emanet kalın.