Son zamanlarda gündem giderek ağırlaşıyor!
Türkiye’nin dört tarafı artık ateş çemberi altında, bu ateş şimdi içimize sıçramak üzere.
Vatandaşlar tabiri caizse diken üstünde, bir küçük alev ortalığı karıştırarak neredeyse yangın yerine çevirebilir.
Durum bu şekilde iken verilebilecek tüm kararlar çok ince hesaplanmalı ve çok iyi düşünülmeli.
Türkiye’nin komşularında yaşanan bu durum ülkede gerginliğin giderek artmasına neden oldu. Savaştan kaçan mülteciler Türkiye’ye sığınmaya çalıştı. Ama düzensiz ve hesapsızca ülkeye girişi alınan bu vatandaşların ülke içine dağılmasıyla aslında ilk hataların adımı atıldı.
NEDİR BU HATALI ADIMLAR!
* Geçtiğimiz hafta yine sorgusuz sualsiz alınan bu mültecilerin kimilerinin IŞİD üyesi olmasıyla ülkeyi kan gölüne çevirme planları son anda kendi ellerinde patladı ve çok büyük bir tehlikeden dönüldü.
Akıllara gelmedi değil! “Acaba başkada bu şekilde tehlike var mı?” diye
* Devlet mültecilere maaş ve belirli maddi imkanlar sağlarken, bu imkanlar eşliğinde erkekleri iş yeri açmaya başladı (vergiden muaf olarak) Kadınlar ve çocuklar ise buna rağmen mağduru oynamaya devam ederek her sokak başında dilenmeye devam ediyor olması…
Trajikomik bir diğer olay ise neredeyse kendi dilencimiz yok olma aşamasına geldi. Mültecilerden sonra artık dilenemediklerini, kazanamadıklarını söyleyerek dert yanar oldu.
* Şimdi de son zamanlarda vatandaşlık hakkı söz edilmeye başlaması türk vatandaşlarını giderek kızdırmaya başladı. Hali hazırda daha önceden yaşanmış bir güneydoğu sorunumuz varken ve bir yılda 600’e yakın şehit vermişken Ülke neredeyse cenaze evine dönmüşken Kürt vatandaşların özerklik istemesi gibi ilerleyen yıllarda yine böyle bir mülteci sorunu ile türkiye başkaba kalır mı endişesi giderek artıyor.
* Gıt kanaat yetiştirdiği evlatlarının hep iyi bir yerlere gelmesini hayal eden velilerin sınav üstüne sınava giden çocukları, şimdi mülteci çocuklarının sınavsız üniversite kapılarının önüne serilir olması da cabası…
* Bir eve bile sahip olmayan, bazende barakada yaşayan evlatlarımızı şehit verdiğimizi gördü bu ülke her şehit cenazesinde. Kendi ülkesinin düşkünü varken şimdi sığınmacılara TOKİ’lerden daire veriyoruz. Bir atasözü var akla ilk gelen “Eve lazım olan Camiye Haramdır” diye…
Ve aslında bunun gibi daha bir çok olay ile karşı karşıya kalan Türk halkı şimdi kendi devletinin kendisine uyguladığı ikinci plan muamelesi karşısında ister istemez şimdi ülkeye sığınan sığınmacılara karşı kin ve nefret beslemeye başladı…
Neredeyse her din, dil, ırktan bir bütün olan Türkiye’de son zamanlarda atılan yalnıs adımlar karşısında bardağın o son taşan damlası kadar dolu vaziyete gelmiş bulunmakta.
Biz yüzlerce yıldır, bu din, dil, ırk, renk cümbüşü içinde barış ile yaşamayı başarmış bir ülkeyiz. Misafirperverliği seven misafire gerekli hoşgörüyü sevgi ve saygıyı sunan Cennet bir vatanın evlatlarıyız ve nesilleriyiz. Kimsenin bunu bozmasını da istemeyiz!
Ama görüşüm şuan yanlış bir adım atıldığı yönünde…
Şuan bu vatan uğruna şehit veren, cephede savaşan, çalışıp vergisini veren vatandaşına sağlamadığın hakları, bunları yapmayan bir vatandaşa yaparsan bu ülkede adalet terazisini bozarsınız…
Demem o ki ‘birinci, ikinci plan insan muamelesi yapılmaması aynı şartlar altında adaletli davranılması ve bu ülkeyi yeni bir kaos’a açık bir hale taşınmaması…
Dilerim ki Cennet Ülkemin Adaleti şaşmaz ve mutlu düzeni bozulmaz…