Avukat Alperen Carus, 15 Temmuz darbe girişimin ardından yeterli suçlamalar ve usulüne uygun soruşturmalar olmadan yapılan yargılamaların Türkiye’yi zora sokacağını kaydetti.
Samsun Barosuna bağlı ATA Hukuk Bürosu Avukatı Alperen Carus, FETÖ davalarında verilen kararların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde zora sokacağını belirterek, “Bugün için problemi çözüyoruz adı altında alınan kararlar yarın bizim karşımıza daha ciddi sorunlar olarak gelmesi kuvvetle muhtemel. Yaşanan durumların Türkiye’yi zora sokacak uluslararası mahkeme boyutları var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye’de yapılan düzensiz yargılamalardan dolayı bir sürü aleyhimize kararlar çıkacak. Bu kararlardan dolayı da çok ciddi tazminatlar ödemekle zorunlu kılınabilir. Bu da Türkiye’yi zora sokacaktır. 15 Temmuz darbe girişimin ardından yeterli suçlamalar ve usulüne uygun soruşturmalar olmadan bugün siz insanları işinden atmışsınız, cezaevine koymuşsunuz şirketlere kayyum atamışsınız TMSF yoluyla satmışsınız, mal varlığına el koymuşsunuz. Bugün bu yargılamalar düzgün bir şekilde yapılmazsa çok ciddi tazminat davalarını karşımıza çıkartacaktır” dedi.
HANGİ DURUMLARDA TEDBİR VE EL KOYMA UYGULANIR
Türkiye’nin imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Mülkiyet Haklarının Olağan üstü halde dahi askıya alınamayacağı hükmü bulunduğunun altını çizen Avukat Alperen Carus, “12 Eylül sonrasının çıkartmış olduğu OHAL kanunu 3 madde dâhilin de OHAL uygulanabileceği belirtilmiş. Bunlar, Savaş veya iç ve dış karışıklık, Doğal Afet ve Ekonomik Kriz olarak hükme bağlanmış. Bu dönemde çıkarılan OHAL ve OHAL KHK’larının usûl ve esasları itibariyle kanuna aykırılıkları bulunmaktadır. OHAL’de nihai sonuç doğurabilecek kararlar alınamaz, tedbir niteliğinde kararlar ancak alınabilir.
El koyma uygulamalarını, Cemaat’in Şirketlerine el koyma ve vatandaşın şahsi mal varlığına el oyma şeklindeki müdahaleler olarak ikiye ayırmak gerekirse, cemaat’in herkes tarafından bilinen şirketleri yurtları ve dershaneleri kamuoyuna mal olmuş durumda bilinmekte. Bunlar usulsüz bağış toplama yollarıyla oluşmuş mal varlıkları olduğu için bunlara el konulması gayet normaldir. Burada asıl sıkıntı olacak olan şahıslara ait şirketlere ve diğer mal varlıklarına el konulmasıdır.” Diyerek şöyle devam etti;
“KHK diyor ki sen FETÖ ile işbirliği içerisindeysen ben senin elinden tüm mal varlığını alacağım TMSF’ye aktaracağım. Bu böyle olmaz. Neden olmaz? Çünkü kişi Terör örgütü üyesi olabilir ama bir taraftan da serbest piyasa da ticaret yapıyordur. Yani kişinin malına el koymak için kişinin mal birikimine el konulması için suçun işlenmesi sonucu kazanılan bir mal varlığı ya da suçun işlenmesinde kullanılıyor olması lazım. Bizim ceza kanunumuz da bunu böyle düzenliyor. Kişinin şahsi ya da ailesinden gelen bir mal varlığı mı yoksa suçla alakalı bir mal varlığı mı olduğunun anlaşılması aşamasına kadar o mala tedbir koyabilirsiniz. Yargılama sürecince suçla alakası olmadığı anlaşırsa el koyamazsınız ve koyduğunuz tedbirleri de kaldırmanız gerekir. Buna dayalı AİHM’de ciddi sıkıntılar çıkacağı kanaatindeyim”
ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANIN
FETÖ’den davalarından dolayı ifadesine başvurulan ve yargılama aşamasına gelenlere aktif pişmanlıktan yararlanmaları gerektiğini tavsiye ettiklerini de belirten Avukat Alperen Carus, “Ceza alması muhtemel yargılanan vatandaşlara tavsiyem etkin pişmanlıktan yararlanmaları olacaktır. Bu şekilde hem kişi az ceza alır hem de bildiklerini devlete anlatarak bu soruşturma dosyalarının ileriki tarihlerde AIHM’de boş bir dosya ile gidilmemesi sağlanmış olur.” diye konuştu.